18 Ekim 2010 Pazartesi

UNUTUŞ

sessizliğinizle yaklaşıp yaklaşıp
durduğunuz ,
sonra uzaklaştığınız o 
yerlerdeyim.
kışın sesleri akşamda yankılanarak
yüzünüze düşmekte ,
oysa yüzünüzü artık bulamıyorum.
söylemesi zor ama
yitirdim galiba.
  
             bursa-1988-(ayların en zalimi) Nisan


      

12 Ekim 2010 Salı

MEMENTO YA DA BİR ANLIK YAŞAM

90’lı yıllarda konusu bilinç olan bir belgesel serisi izlemiştim.O yıllarda Londra’damıydım ? BBC belgeselimiydi ? Hatırlamıyorum (Hafıza ile ilgili bir yazıya unutma ile başladım.).Bilincin bir tanımı yapılıyor ama nasıl çalıştığı açıklanamıyordu.Bilinci oluşturan unsurlar her bölümde bir bir ele alınıyordu.Kullanılan yöntem de travma ya da kanser gibi hastalıklar nedeniyle oluşmuş organik beyin hasarlı hastalardan yola çıkarak bir tanım yapılmaya çalışılıyordu.Hafızayı anlattıkları bölümde iki nörolojik hasta kullanmışlardı.İlk hastada beyin hasarına bağlı kısa süreli hafıza kaybı vardı.Hasta karşısındakiyle konuşurken yan taraftan sesleniliyor , hasta o yana dönüp sonra tekrar karşısındakine döndüğünde hiçbirşey hatırlamıyordu.Karşısındaki tekrar kendini tanıtıyordu.Hasta ; karısıyla birlikte yaşayan yaşlı bir adamdı.Günlük yaşamını kendi başına idare edemiyor ve karısının bakımına muhtaçtı.İkinci hasta daha ilginçti.Uyanık olduğu gün birşeyler yapıyor , uğraşıyor.Ama uyuyup uyandıktan sonra uykudan önceki zamanla ilgili hiçbirşey hatırlamıyordu.Organik beyin hasarlı genç bir hastaydı.Bana ilginç gelen bu hastanın gerçekleştirmeye çalıştığı projeydi.Evinin duvarına yaşadığı şehrin büyük boy bir haritasını yapıştırmışdı.Bu harita üzerinde şehrin değişik noktalarında çok sayıda yeri işaretlemişti.Projesi bu işaretlediği noktalara bisikletiyle gitmekdi.Herbir noktaya ulaşmak bir gününü alıyordu.Sabah belirlediği yere doğru yola çıkıyor , oraya vardığında o noktada bir fotoğraf çektiriyor , eve dönünce de bunu haritasına işaretliyor , fotoğrafını yapıştırıyordu.O gün mutlu bir şekilde uyuyor. Ertesi gün kalktığında dün ne yaptığını , neler yaşadığını hatırlamıyordu.Yani bütün yaşamı tek bir günden oluşan bir adam bu projeyle yaşadığı tek günleri , haritada birleştirip bir yaşam oluşturmaya çalışıyordu.Bu proje çok garip ve saçma gelmişti o gün bana.Adamın bütün yaşam amacı boş bir uğraştı.Bunca zaman sonra yaşamımda geri dönüp baktığımda benim de farklı birşey yapmamış olduğumu görüyorum.( Bu iki adamın ortak özelliği akıp giden zamanı hissedememek. Bir zaman algıları yok.Bütün yaşam tek bir an ya da tek bir günden oluşuyor.)
  Daha sonra bu belgeselden yola çıkarak Jonathan Nolan “Memento Nori” isimli kısa hikayeyi yazdı.  C.Nolan’da bu hikayeden “Memento” adlı filmini yaptı.Belgeseldeki proje filmde intikam projesine dönüştürülmüşdü.Böylece çoğunluğun ilgisini çekebilecek anlamlı bir konuya dönüştürüldü.Filmde kullanılan zaman anlatım tekniğide filmi güzelleştirdi.Filmin en iyi sahneleri de Leonard Shelby’nin hiçbirşey hatırlamadan değişik anlarda kendini bulması , bu sırada yaşadığı karmaşa ve önceden kendi yaptığı işaretleri kullanarak kendini toparlayabilmesi.